Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 2: Genel Bilgi ve İzlenimler

Hindistan çok büyük, çok kalabalık, çeşitliliği çok yüksek. Yaklaşık 1,3 milyar insan, yani Türkiye’nin 15 katı bir nüfus, Türkiye’nin dört katı büyüklükte bir arazide yaşıyor. Bu nüfus yoğunluğu, Hindistan’daki yaşama ve bir yabancı olarak gördüklerinize damgasını vuruyor; özellikle de şehirlerde.

Ülke bu kadar büyük olunca, tek bir karakteristikten söz etmek mümkün değil. Hindistan genel olarak sıcak (yarı tropik/tropik) iklime sahip. Kuzeydeki Himalayaların geçit vermediği rüzgarlar, yaz aylarında muson yağmurlarını getiriyor. Yıl boyunca yağan yağmurun büyük çoğunluğu, bu dönemde düşüyor. Kuzeydeki Delhi’nin iklimi daha kuru, kışlar daha soğuk. Mumbai deniz kıyısında, sıcak ve nemli. Bangalore ise epeyce güneyde; iyice sıcak. Her üç şehir de Mart ayında bile İstanbul’un Ağustos’unu aratmıyordu. Haziran’a kadar sıcaklar iyice artıyor, Haziran’da da yağmurlar başlıyormuş.

Hindistan’ı çarpıcı kılan insanları. İstanbul’da Sultanhamam/Eminönü bayram öncesi nasıl kalabalıktır, bilenleriniz vardır. Şehirlerin lüks mahallelerinin dışına çıktığınızda durum bu. Gelişmekte olan ülkelerde zengin/fakir arasındaki farkın büyük ve insanın vicdanını sızlatacak ölçüde olması, kapitalizmin gerçeği. Bu uçurumun ne kadar açılabileceğini görmek için, Hindistan’a gelmeniz lazım. Bir tarafta zenginlik, lüks evler, oteller, arabalar. Diğer tarafta derinliği tarif edilemeyecek bir fakirlik. Çok sayıda insanın belli ki sahip olduğu tek şey üzerindeki kıyafetler ve belki kırık dökük birkaç eşya. Kaldırımda yaşanan hayatlar. Sefalet diz boyu. Toz toprak içerisinde yerlerde yatanlar, dilenciler, sağa sola koşturan kalabalıklar.

Trafik tek kelimeyle felaket. Her İstanbul’luyu birkaç gün Hindistan’ın büyük şehirlerinden birinde yaşatmak gerek. Bakalım ondan sonra İstanbul trafiğinden şikayet ediyor mu? 🙂 Kalabalık saatlerde kaplumbağa hızıyla ilerliyoruz; ama trafiğin asıl dikkat çeken yanı, keşmekeşliği ve kuralsızlığı. Her tür araç bir arada: Kamyon, Otobüs, Otomobil, TukTuk denilen triportörler, çok sayıda motosiklet, bisiklet, yaya, bazen at arabası, bazen de inekler. Şerit, sinyal gibi detaylarla uğraşmıyorlar; ışıklarda da ancak zorunlu olduğunda duruyorlar. Otoyolda U dönüşü yapıp ters yöne devam edenler gördüm, yoğun trafikte dört şeritli yolda üçüncü şeritten ters yöne giden arabalar da. Yolda ufak bir boşluk açıldığında, herkes aynı anda oraya dalıyor. Kimi zaman farklı yönlerden gelen belki on aracın, içinden çıkılmaz bir düğüm oluşturduğunu görüyorsunuz. Nasıl oluyorsa, o düğümler açılıyor, araçlar arasındaki mesafe milimlere düşmesine rağmen kimse kimseye çarpmıyor. Tabii eller sürekli kornada.

Dönüş yolculuğu için sabah 04:30’da otelden çıktık. O saatte trafik rahat. Yol kenarında yüzlerce, binlerce insan yürüyor, herhalde işlerine gidiyor. Maç girişlerinde ya da gösterilerde göreceğiniz bir kalabalık. Aşağıdaki makalede, orta sınıf bir Hintlinin işe gitmek için çektiklerini okuyabilirsiniz.

Commuters’ tales: No room to sit – even in the toilet

Tüm bu keşmekeş içerisinde, insanlarında sezdiğiniz bir sıcaklık, mülayimlik var. Kalabalık ve kaosa rağmen kendinizi tehdit altında hissetmiyorsunuz. Bir sonraki yazıda, Hintlilerden biraz daha detaylı söz edeceğim.

Bu serideki diğer yazılar:

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 1

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 3: İnsanlar

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 4: Şehirler

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 5: Bilişim Sektörü

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s