Akış: Yüksek Performans ve Mutluluğun Sırrı

Yüksek performans ve mutluluğun sırrına erebilmek için önce Mihaly Csikszentmihaly adını teleffuz edebilmek gibi zor bir görevimiz var.  Bu ilginç isimli, Macar asıllı psikolog/bilim adamının “Flow: The Psychology of Optimal Experience” kitabı, beni çok etkileyen çalışmalar arasında.

Csikszentmihaly, sanatçıların işlerinin başındayken kendilerini unutarak tüm konsantrasyonlarını işlerine nasıl verdiklerini araştırmış.  Bu araştırmaların sonucunda, aslında hepimizin bir şekilde tanıdığı bu ruh halini “Akış” adını vererek tanımlamış.

Suyun akışına benzetilen bu hali çocukluktan hatırlıyor olabilirsiniz, ya da çocuklarınızda gözlemleyebilirsiniz.  Küçük çocuklar oyun oynarken, kitap okurken kendilerinden geçiyorlar.  Acıktıklarının, hatta tuvalete gitmeleri gerektiğinin bile farkına varmayabiliyorlar; seslendiğinizde sizi duymuyorlar.  Yaşlar ilerledikçe ve konsantrasyon çeşitli sorumluluk, endişe ve arzular arasında parçalandıkça, bu akış hali seyrekleşiyor.  Ancak çok severek yaptığınız bir iş ya da hobiniz varsa aynı deneyimi yaşayabiliyorsunuz.

Csikszentmihalyi, akış halinin insanın optimal hali olduğunu söylüyor.  Bu haldeyken, tüm enerjinizi ve konsantrasyonunuzu o ana ve o an yaptığınıza veriyorsunuz.  Ego ortadan kalkıyor, zaman akıp gidiyor, yaptığınız işi bir amaç uğruna değil kendisi için yapar oluyorsunuz.  Performansınız en üst düzeye çıkıyor, yüksek bir tatmin duygusu yaşıyorsunuz.   Csikszentmihalyi’ye göre gerçek mutluluk bu.

Profesyonel sporcular ya da sanatçılar, sürekli akış halinde kalabildikleri müddetçe mesleklerinin zirvesine tırmanıyorlar.  Biz faniler de, akış halini tanımayı öğrenir ve kendimizi bu hale sokabilirsek, performansımızı ve hayattan aldığımız zevki o denli yükseltebiliriz.

Akışa girmenin üç koşulu var:

  • Yaptığınız işin net bir hedefi olmalı ve ilerlemeyi sürekli görebilmeli/hissedebilmelisiniz.
  • Yaptığınız işten anında geribildirim alabilmelisiniz.
  • Yaptığınız iş sizi biraz zorlamalı, ama kendinizi zorlayarak başarabileceğiniz hissine sahip olmalısınız.

Sevdiğiniz bir sporu yaparken, satranç oynarken, hatta bazen bozulmuş bir aleti tamir ederken bu koşullar yerine geliyor ve kopup gidiyorsunuz.  Bazı meslekler, örneğin yazılım geliştirme, akış haline kolayca geçmek için uygun koşullar sağlıyor.

Acayip isimli bilim adamımızın söylediklerinden kendimize ne pay çıkartabiliriz?  Benim çıkarttığım şu: Keşke hayatımızın tümünü, bizi sürekli akışta tutacak faaliyetlerle geçirebilsek.  Çoğumuz için bu çok pratik olmadığına göre yapmamız gereken; akış halini tanımak, en azından kendimize ait zamanlarda bizi akışa sokacak faaliyetleri bulmak ve bunlara ağırlık vermek, işimizde de kendimizin ve bizimle çalışanların görevlerini akış prensiplerine göre düzenlemeye çalışmak.

Müzik, spor, ibadet, oyunlar, akışa girmeyi kolaylaştıran, muhtemelen de bu nedenle bu kadar yüksek tatmin hissi veren faaliyetler.  Bu faaliyetleri yaşamımıza daha fazla katarak, yaşam kalitemizi arttırabiliriz.  İşte de, kendimiz ve diğer çalışma arkadaşlarımızın görevlerini tasarlarken, görevin zorluk derecesinin yapacak kişiye uygun – ne çok kolay, ne aşırı zor – olmasına, hedeflerin net tanımlanmasına, ilerlemenin kolayca görülebilmesine, işin kendisinden ve paydaşlardan anında geribildirim alınacak şekilde tasarlanmasına özen gösterebiliriz.

Zamanınızın su gibi akarak, mutlulukla geçmesi dileğiyle;