Schenzen’deki günümüzü Çin’in büyük bir bilgi teknolojisi üreticisi ile geçirdik. Çinliler, bilgi teknolojisinde çok gerilerden geldiler. İlk adımları, Batı menşeli ürünlere “benzeterek” ürün geliştirme oldu. Bu “benzetme” işini abarttıkları için birçok fikri mülkiyet davası açıldı, bir kısmını kaybettiler. Zaman içinde bir sonraki aşamaya geçmeyi ve kendi tasarımlarını yapmayı başardılar. Artık, öncü ürünler yaratan, dünya pazarının önemli bölümünü elde tutan konumdalar.
Ölçekler burada da şaşırtıcı: ziyaret ettiğimiz kampüste 70,000 çalışan var. Büyüklüğü 400 futbol sahası kadar. Kampüs özenle tasarlanmış – ABD şirketlerinin yeşillikler içindeki kampüslerinden aşağı kalır yanı yok. Binalar farklı tarzlarda tasarlanmış. Kendi hastaneleri, spor salonları, misafirhaneleri ve 3,000 çalışan için lojmanları var. 5 yıldızlı bir otelin inşaatına da başlamışlar. Kampüsün bazı köşeleri gerçekten güzel ve huzur verici.
Bizimki gibi ziyaretleri, müşteri/çözüm ortağı ilişkilerinin önemli bir parçası olarak görüyorlar ve iyi hazırlanmışlar. Bu amaca yönelik şık binaları, özel yemek salonları, farklı seviyelerde brifing verdikleri sergi alanları, toplantı odaları var. İngilizce konuşan genç bir çalışanlarını bize mihmandar olarak atamışlardı. Tüm gün boyunca bizimle oldu, her ihtiyacımızla ilgilendi. Bir program dahilinde, ilgilendiğimiz konularla ilgili uzmanlar ve yöneticiler bilgi verdiler.
Çalışanların çok büyük bölümü Çinli olsa da, uluslararası bir şirket olmayı başarmışlar. Yönetim kademeleri de dahil, farklı görevlerde çalışan yabancı uzmanlar var. “Benzetmeci” günleri geride bırakmak için araştırma geliştirmeye büyük önem veriyorlar ve kampüsteki 70,000 kişinin on küsur bini araştırmacı. Tasarladıkları ürünlerin rakiplerinden aşağı kalır yanı yok. Artık fiyatla değil, ürün özellikleri ile rekabet etmeye çalışıyorlar.
Ana kampüsten sonra, Schenzen’in bir saat dışında farklı bir şehirdeki üretim tesislerini gezdirdiler. Guangdong adındaki bu şehir bir üretim merkezi olarak gelişmiş. Çok sayıda şirketin fabrikası burada yer alıyor.
Üretim tesislerinin de devasa büyüklükte olduğunu söylememe gerek yok sanıyorum. Biz tesisi bir araya getiren birçok fabrikadan birini gezdik. Fabrika düzenli, temiz ve modern anlayışa göre tasarlanmıştı. Pek haz etmedikleri Japon’ların yalın üretim prensiplerini benimsemekte sakınca görmemişler. Toyota’nın eski bir yöneticisinden danışmanlık alıyorlarmış. Herhalde dünya kamuoyunda Çin fabrikalarındaki çalışma koşulları ile ilgili çok olumsuz haber yer aldığı için, çalışan mutluluğuna verdikleri önemi özellikle vurguladılar.
Fabrikada çok farklı veya ileri üretim teknikleri göze çarpmıyor. Üretim hatlarının çoğu batılı üreticiler tarafından sağlanmış. On küsur sene önce Türkiye’de Teletaş’taki üretimden daha farklı, daha ileri fazla bir şey görmedim.
Peki Çinlilerin teknolojideki başarı öyküsünden biz kendimize ders çıkartabilir miyiz?
- Çin’in başarı öykülerinin ardında devlet var. Devlet kararlı davranmış, stratejik alanları belirlemiş, başarı için gerekli koşulları hazırlamış. Çin’in devlet güdümlü ekonomik modelini uygulamadan da ülke seviyesinde strateji oluşturmanın ve bu strateji ile uyumlu adımlar atmanın mümkün ve gerekli olduğuna inanıyorum.
- Çinliler uzun vadeli ve büyük ölçekli bir vizyonla hareket etmişler ve bu yolda sabırla, fedakarlıkla yürümüşler. Güçlü sermaye yapıları, hissedarların kısa vadeli kar beklentileri ile uğraşmak zorunda olmamaları, belki de dünyaya bakış biçimleri onlara bu imkânı vermiş. Dünya çapında hedeflere koşacaksak, biz de uzun vadeli bakabilmeli, kısa vadede fedakarlık yapabilmeliyiz.
- Çıkartılabilecek bir ders de, teknoloji oyununun dünyada artık farklı bir ölçekte oynanmakta olduğu ve bu oyuna bu noktada dahil olmanın o kadar da kolay olmadığı. Bir tarafta temel teknolojileri elde tutan Amerikalılar, bir taraftan yılda yüzbinlerce yeni mezun üreten Çin, Hindistan gibi ülkeler. Türkiye teknolojide başarı sahibi olacaksa, gücümüzü çok iyi seçilmiş az sayıda alana odaklamak zorundayız.
Yazımı son bir gözlem ile bitireyim: Çin, teknolojik ürünlerin tasarım ve üretiminde günü yakalamayı başarmış. Ancak, önünde hala bir adım var, o da yeni kavramlar ortaya koyabilmek, bir sonraki teknoloji dalgasını yaratabilmek. Bu seviye hala Batının hakimiyetinde; ama Çin bu kararlılıkla kendisini oraya da taşıyacak.
Bu yazımı iki gün gecikmeyle, Türkiye’ye döndükten sonra yayınlayabiliyorum. Nedenin açıklaması, bir sonraki yazımda.
Yarın: Shenzen – Shangai Uçak Yolculuğu