Bir haftalık bir gezide Hindistan’ın dev Bilişim Sektörünü tümüyle tanıdım demek tabii ki mümkün değil. Yine de, epeyce temas yaptık ve ana temaları anladık diye düşünüyorum. Hindistan’ın TÜBİSAD’ı Nasscom, iki uluslararası üretici şirket, biri uluslararası biri Hintli iki entegratör/hizmet şirketi, bir de büyük müşteri. Sağ olsunlar, hemen hepsi önceden en az yarım günlük programlar hazırlamıştı. Sunumlar yaptılar, hem kendi şirketleri hem de Bilişim sektörüne ilişkin her sorumuzu cevapladılar. Toplantılar dışında şirket yöneticileriyle yaptığımız sohbetlerde de çok şey öğrendik.

Gittiğimiz şirketlerde karşılama hazırlamışlardı. Yere boyanmış pirinç, çiçek veya mermer tozundan şekiller yapıyorlar, yerlere, kapılara çiçekler asıyorlar.

Çiçek bile verdiler. 🙂
Hindistan Bilişim Sektörünün yıllık geliri 148 Milyar ABD Doları. Karşılaştırmak için, 2014 Türkiye pazarı 20 milyar TL. Asıl çarpıcı fark, Hindistan’ın 148 milyar Dolarının 99’unun ihracat geliri olmasında. Sektörün yıllık büyümesi %10-12 civarında ve istihdamı 3,5 milyon kişi.
Hintliler bu etkileyici büyüklüklere nasıl ulaşmışlar? Ülkenin büyüklüğü ve genç nüfusu bir faktör. Bu nüfusun en azından bir kesimini iyi eğitmişler. Yılda 4-5 milyon mühendis mezun oluyor. İngiliz sömürge geçmişinin de etkisiyle, bu kesimde İngilizce bilgisi de yaygın. Bir parantez açayım: İngilizce bilgisi toplumun genelinde sandığım kadar yaygın değil. Sokaktaki modern giyimli gençlerin dahi pek dil bildiği yok. Ziyaret ettiğimiz şirketlerde, epey aksanlı olsa da İngilizceyi çok akıcı konuşan bir kesimin yanında, zorlananlar da vardı.
Bilişim sektörünün gelişmesinde Amerika’daki Hint diasporası önemli bir rol oynamış. Ucuz ve bol iş gücünden yararlanarak, önce sıradan işleri, sonra gittikçe daha sofistike hizmetleri anavatanlarındaki oluşumlardan almaya başlamışlar, şirketleşme ve organizasyon süreçlerinde en iyi uygulamaları ülkelerine getirmişler. Aslında büyük bir engel olması gereken mesafe ve saat farkı, gelişen iletişim imkanları sayesinde bir avantaj olarak pazarlanmış: Hindistan, Amerika uyurken çalışıyor; böylece 24 saat dönen bir çark kurulmuş oluyor.
Hindistan Bilişim sektörünün tarihinde Nasscom önemli bir rol oynamış ve sektörü ilgilendiren uluslararası ilişkiler, insan kaynakları, devlet politikaları gibi konularda Hintli şirketleri bir araya getiren güçlü bir platform olmuş. Açıkçası, Delhi’de ziyaret ettiğimiz merkezleri ve bizimle görüşen yetkililer daha çok kıyıda köşede kalmış bir kamu kuruluşunu hatırlatıyordu; derneğin üstlendiği görevlerin önemini pek yansıtmıyordu. Gözlerim TÜBİSAD’ı aradı, diyebilirim. 🙂
Hindistan Bilişim Sektörü ülkenin dört bir yanına yayılmış durumda. Bangalor, bilişimin başkenti. Adını bildiğimiz büyük teknoloji şirketlerinin çoğunun burada kampüsleri var. Infosys ve Wipro başta olmak üzere Hint şirketlerinin merkezleri, merkezleri yoksa bile büyük operasyonları Bangalor’da. Bangalor, Delhi, Mumbai gibi büyük şehirlerin yanında, Haydarabad, Pune, Chennai, Jaipur gibi şehirlerde de büyük şirketlerin ofisleri ve daha küçük şirketler yer alıyor.
Hindistan bilişim sektörünün çarpıcı bir yönü büyüme hızı. Sektörün varlığını ve gücünü 90’lı yıllardan beri biliyordum, ancak son on yılda müthiş bir büyüme olmuş. Gittiğimiz her şirket, on yıl önce birkaç yüz ya da birkaç bin kişiydik, şimdi yüzbinleri bulduk dedi. Yanlış okumadınız; büyük şirketlerin ölçeği yüzbinler seviyesinde. Bir düşünün: Yüz bin, kimi şirkette 300 bin çalışan. Bu şirketler nasıl organize olur, elemanlarını nasıl eğitirler? Bir de bu büyümenin sadece on yılda gerçekleştiğini düşünün. On yılda yüz bin kişi nasıl işe alınır ve verimli hale getirilir?
Sayılar böyle olunca, şirketler hizmet fabrikaları olarak organize edilmiş. Süreç yönetimi, kalite kontrol birimleri gibi tedbirlerle desteklenmiş mekanizmalar kurmuşlar, kendi araçlarını geliştirmişler. Yani Hintli şirketler düşük maliyetli elemandan ibaret değil. Yazılım/hizmet işini fabrika usulü yapmak konusunda ciddi bir bilgi birikimleri var. Batı kökenli şirketlerin bu açıdan daha ileride olduklarını gördük, en azından sunumlarından o sonuç çıkıyordu. Hintli şirketler jargon ve sofistikasyon açısından biraz daha mütavazı, görebildiğim kadarıyla.
Görüştüğümüz şirketlerin hepsi, insan kaynakları süreçlerine büyük önem veriyor. İşe alma, işe alınan çalışanı “fabrikanın üretim hatlarında” verimli hale getirme ön planda. Uluslararası bir şirketin yöneticisi, başvuruların %1,5’ini kabul ettiklerini söyledi. Her ay yüzlerce kişi işe alınıyor ve bu başvuruların sadece %1,5’i!
Çalışanların ortamları, maaşları diğer sektörlere göre epey daha iyi, onlar da şirketlerini sahipleniyorlar. Bu sahiplenme üst yönetimde had safhada. Satış tabii ki her üst düzey yöneticinin asli görevi; ama Hintli yöneticilerdeki satış azmi ve çabası gerçekten sıradışı.
Hintliler uzaktan hizmet vermeye en basit işler, örneğin çağrı merkezi hizmetleri ve program parçacıkları ile başlamışlar. Yetkinlikleri arttıkça, alınan işlerin karmaşıklığı ve katma değeri de artmış. Bugün birkaç temel iş yapma biçimi var:
- Uluslararası şirketler kendi ihtiyaçları için ekipler kuruyorlar. Intel, Ericsson gibi şirketler, bazı ürün geliştirmelerini Hindistan’da yapıyor. Sadece üreticiler değil, büyük kullanıcılar da kendi ekiplerini oluşturabiliyor.
- Wipro, Tata, Techmahindra gibi Hintli şirketler veya Accenture, IBM gibi uluslararası şirketler, Hindistan’daki ekipleri ile dünyanın her yerindeki müşterilere hizmet veriyorlar, proje yapıyorlar. Sunulan hizmetler arasında yazılım geliştirmenin yanı sıra, destek, uzaktan işletim de var.
- Hintli şirketler, geliştirdikleri bazı yazılımları ürünleştirmeyi başarmışlar ve bunları hazır çözümleri olarak pazarlıyorlar.
Zaman içinde hizmetlerin iş modelleri olgunlaşmış. Müşterilerle adam gün bazlı, kapasite bazlı başlayan ilişkiler artık şirketlerin bazı riskleri üstlendiği ve yaratılan katma değerden pay aldığı iş ortaklığı modellerine doğru evriliyor.
Görüştüklerimiz şirketlerin tümü belli bir ölçeğin üzerindeydi. Ellerindeki kontratlar da büyük. 30M USD üzerine büyük proje diyorlar, 10-20 milyonlar orta boy oluyor. Hizmet işinde bunlar büyük paralar. (Günün birinde Türkiye’de de böyle kontratları görürüz, inşallah. 🙂 ) Müşteriler için ayırılan kadrolar yüzlerce kişiden oluşuyor. Müşterilerin çoğu Amerika’dan; sonra Avrupa ve Avusturalya geliyor.
Hint bilişim endüstrisini dünya için cazip bir sağlayıcı kılan faktörlerin en önemlisi nedir diye sorarsanız, benim cevabım “ölçek” olur. Daha düşük maliyet, hizmet sağlamadaki olgunluk düzeyleri gibi etkenler var mutlaka; ancak uzaktan iş yapmanın maliyeti ve zorluğu da çok. Üstelik fabrika düzenini oluşturmanın ek maliyetleri var; bu kadar çok elemanın hepsinin yüksek seviyede verimli olacağını beklemek de pek gerçekçi olmaz. Ancak ihtiyacınız olan “ölçek” ise, Hindistan’ın alternatifi yok. Bir Amerikan şirketine yazılım işleri için iki bin kişi gerektiğinde, bu ekibi Amerika’nın çok rekabetçi piyasasından kolay kolay toplayamaz. Avrupa’nın yazılımda iyi olan çevre ülkeleri ise alternatiif olamayacak kadar küçük; herkesi yazılımcı yapsalar Hindistan’daki sayılara ulaşılmaz. Bu yüzden Hindistan hizmet işinde rakipsiz.
Demografik olarak, Hintlilerin dünyanın hizmet merkezi konumuna göz dikebilecek tek ülke Çin. Ancak Çinliler hizmet sağlayıcılıktan ziyade ürün markaları yaratma peşinde. İki ülkeyi gezdiğinizde, bu yönelimlerin kültürel temeli olduğunu anlıyorsunuz. Çinlilerin disiplini yüksek, ancak Hintliler hizmet işine yatkın, ilişkileri daha sıcak. İngilizce hakimiyetleri de önemli bir faktör mutlaka.
Bir sonraki yazıda, bu temaslardan çıkarttığım dersleri özetlemeye çalışacağım.
Bu serideki diğer yazılar:
Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 1
Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 2: Genel Bilgi ve İzlenimler
Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 3: İnsanlar
Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 4: Şehirler