Teknolojide Gerçek Devrim: Nesnelerin İnterneti, Büyük Veri ve Bulut Bilişimin Kesişimi

nestBundan önceki üç yazımda, bilgi teknolojilerindeki üç önemli gelişmeyi ele almıştım: Nesnelerin İnterneti, Büyük Veri ve Bulut Bilişim.  Her biri devrim niteliğindeki bu gelişmeler birbirlerini destekliyor ve hızlandırıyor.  Üçünün kesişimi, bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz senaryoların sonunda gerçeğe döneceği günleri yaklaştırıyor.  Bu yazımda,  bu teknolojilerin kesişiminin bize sunduğu yeni olanakları kısaca ele almak ve bu üçlü arasındaki etkileşimi vurgulamak istedim.

İki senaryo örneği vererek başlayacağım.  Birinci örnekte, evinizin termostatı, sizin yaşam alışkanlıklarınızı takip ediyor ve öğreniyor, bunu farklı saatlerdeki enerji fiyatları gibi bilgiler ile harmanlayarak, sizin bir şey yapmanıza gerek kalmadan, evinizi her saatte en uygun sıcaklıkta tutuyor.  İkinci örnekte ise, sabah 08:00’deki uçağınıza yetişmek için alarmını 05:00’e ayarladığınız telefonunuz, uçak rezervasyonunuz olduğunu sizden habersiz akıl ediyor, uçağın kalkış saatindeki rötarı öğrenip, uyanma saatinizde size bildiriyor.

Bu iki senaryonun ikisi de gerçek.  Birincisi Nest’in akıllı termostatı, ikincisi ise Google Now.  İki senaryo da çok basit görünse de, perde arkasında devrimin üç silahşörlerinin yoğun mesaisi var: Termostat, nesnelerin internetinin bir örneği.  Isı tercihlerinizi buluta gönderiyor.  Bulutta size ait bilgiler, çok sayıda başka kullanıcının kullanım bilgileri ile harmanlanarak, size özel program oluşuyor.   Google Now örneğinde de, bulutta yer alan bilgilerinizi – elektronik postalarınız, rezervasyonlarınız – tarayan uygulama, uçağınız olduğunu anlıyor ve bu bilgiyi ve alınacak aksiyonları size özelleştiriyor.

Bu heyecan verici uygulamalara proaktif ya da öngörülü uygulamalar demek mümkün.  Artık bilgisayardan ne istediğinizi net olarak ortaya koymanız şart değil.  Bilgisayar, daha doğrusu buluttaki uygulamalar, size özel bilgileri büyük veriden damıtılmış akılla şekillendiriyor, sizin bir şey yapmanıza gerek olmadan proaktif olarak aksiyon alıyor.

Bu denklem bir kere kurulduktan sonra yapılabilecekler neredeyse sonsuz.   Seyahate çıkacağınızı ve evin  boş kalacağını anlayan bulut uygulamaları, termostatı, evin güvenliğini, enerji harcamasını sizin müdahaleniz olmadan doğru şekilde ayarlayabilir.  Trafiğin sıkışık olduğunu anlayan ve boş park yerlerinin azaldığını gören uygulamalar, sizi 15 dakika erken uyandırabilir.

Bu basite indirgenmiş senaryolar olmasa da olur dediğinizi duyar gibi oluyorum.   Günlük yaşamımızda neyin işe yarar, neyin sinir bozucu olduğunu tercihlerimizle belirleyeceğiz.  Bu teknolojilerin ve büyük verinin anında işlenerek özelleştirilmesine dayanan proaktif uygulamaların asıl önemli katkıları, sağlık, enerji, eğitim, güvenlik, tarım gibi yaşamsal alanlarda olacak.   Alarmım erken çalmayı akıl etmese de olur, ama yaşamsal verilerimi sürekli gözleyen, bu verileri büyük veriden elde edilmiş istatistiki akılla yorumlayarak sağlığımı yönlendiren, acil durumda daha ben farkına varmadan doktorumu çağıran uygulamalara her zaman kapım açık. 🙂

Bilgi teknolojilerinin bu yeni gücü, iş dünyasının her alanına hızla yayılacak.  İnternet’in yaygınlaşma dalgasında olduğu gibi, yeni dünyaya ayak uyduranlar için yepyeni fırsatlar doğacak; ayak sürüyenlerse geride kalacaklar.  Bireyler, işletmeler ve ülke olarak stratejimizi geciktirmeden oluşturmalı ve kazanan tarafta yerimizi almalıyız.

Bu serideki diğer yazılar:

Teknolojide Yeniden Devrim Zamanı: Bulut Bilişim

Teknolojide Yeniden Devrim Zamanı: Nesnelerin İnterneti

Teknolojide Yeniden Devrim Zamanı: Büyük Veri

Teknolojide Yeniden Devrim Zamanı: Nesnelerin İnterneti

Teknolojik devrimler, devrimlerin temelini oluşturan buluşlardan çok sonra ortaya çıkıyor.  İnternetin başlangıç tarihi en az 1970’lere, belki daha öncesine dayanıyor, ancak sokaktaki vatandaşın internetin varlığından haberdar olması için 20 yıl, internetin günlük hayatımızın vazgeçilmez parçası olması için bir yirmi yıl daha gerekti.  Bu 20+20 yılda bilgisayarlar ucuzladı ve yaygınlaştı, işletmelerde bilgisayar kullanımı standart hale geldi, erişim hızlandı ve maliyetleri düştü, standartlar ortaya çıktı ve tüm üreticiler tarafından benimsendi.  Bu dinamiklerden herhangi biri geri kalsaydı, bugün internet çağında yaşamıyor olurduk.

Son yıllarda, yeni devrimlerin unsurları geri planda yavaş yavaş – belki hızlı hızlı demek daha doğru – olgunlaşmakta.  Bu devrimlerin en çarpıcılarından biri İngilizcesiyle “internet of things”, benim yakıştırdığım Türkçe adıyla “nesnelerin interneti” olacak.  Bu devrim, bizi youtube izlediğimiz, alışveriş yaptığımız internetin sunduğundan çok öte imkanlarla tanıştıracak ve yeni teknolojiler günlük yaşamımızın her detayına işleyecek.

Nesnelerin internetinin temelinde algılayıcılar (sensörler) var.  Fiziksel dünyadaki pek çok olguyu, hava sıcaklığı ve nemi, tansiyon ve kalp atışını, bir sokaktan geçen otomobillerin sayısını basit algılayıcılar ile ölçmek, sayısallaştırmak ve ölçümleri bilgisayarlara aktarmak mümkün.  Devrimi hazırlayan, onlarca yıldır var olan bu teknolojilerin artık iyice olgunlaşmakta olması.  Yeni algılayıcılar küçük ve ucuz.  Bunların bir birileri ile ve bilgisayar ağları ile konuşmasını sağlayan standartlar üzerinde anlaşılmış durumda.  Herkesin elinde olan akıllı telefonlar, algılayıcıların fazla güçlü ve akıllı olmadan verilerini kolayca aktarabilmelerini sağlıyor. Bulut bilişim ile çok sayıda algılayıcıdan gelen veri merkezde ucuza işleniyor.  Algılayıcıların verilerini taşımaya yönelik özel iletişim servisleri dahi ortaya çıkmaya başladı.

Nesnelerin interneti, yaşantımıza girmeye hazırlanıyor.  Bazı şehirlerde, algılayıcılardan gelen veri boş park yerlerini belirliyor ve sürücülere bildiriyor.  Akıllı evlerden gelen verilerin analizi, içeride hırsız olup olmadığına karar veriyor.  Seralarda topraktaki nem miktarını ölçen algılayıcılar, sulamayı ya da bitki üzerinde yapılacak işlemi belirliyor.  Deri altına yerleştirilerek yaşamsal verileri sürekli takip eden çipler, hastayı ilaç alması için uyarıyor, tek başına yaşayan yaşlılar düştüğünde yakınlarına haber veriyor.  İşletmeler, depo ve tanklarda azalan ürünleri, cihazların arıza olasılıklarını önceden fark ederek önlem alıyor.

İnternetin gelişiminde olduğu gibi, bu gelişmelerin devrim niteliğini kazanmaları için bileşenlerinin iyice yaygınlaşması lazım.  İnternet’e birkaç milyon kişi bağlıyken uzmanların ya da hobicilerin alanıydı; patlama ise tanıdığınız herkesin internete bağlı olduğu aşamaya gelindiğinde yaşandı.  Nesnelerin internetin aslı potansiyeli de, her ev, her sokak, her tarla ve belki her beden algılayıcılarla donatıldığında ortaya çıkacak.  Bu algılayıcıların açık standartlara göre çalışıyor ve iletişiyor olması, bugün hayal edemediğimiz uygulamaların doğması için gerekli zemini hazırlayacak.

Bu kısa yazıda bu gelişmeler ile katlanarak artacak mahremiyet ve güvenlik risklerine girmeyeceğim, yukarıdaki örnekleri okuduğunuzda içinize zaten bir kurt düşmüş olduğundan eminim.  Riskleri ve getirileriyle, bizi cesur yeni bir dünyanın beklediği muhakkak.  Olgunlaşmakta olan başka teknolojik devrimler nesnelerin internetinin etkisini daha da çarpıcı kılacak.  Sonraki yazılarda bunlardan bahsetmeyi de umuyorum.

Bu serideki diğer yazılar:

Teknolojide Yeniden Devrim Zamanı: Büyük Veri

Teknolojide Yeniden Devrim Zamanı: Bulut Bilişim