Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 3: İnsanlar

Hindistan’da geçirdiğim kısa zamanda ve Hintlilerle daha önceki temaslarımda edindiğim birkaç izlenimi paylaşmak istiyorum. Öncelikle, her ülkede olduğu gibi, sosyal katmanlar arasında ciddi farklar olduğunu söyleyeyim. Hindistan’da binyıllardır süren kast sistemi sosyal katmanları katı bir biçimde birbirinden ayırmış olduğu ve en alt ve en üst arasındaki mesafe ekonomik ve sosyal açıdan çok büyük olduğu için, farklılıklar daha da abartılı. Bilişim şirketindeki üst düzey yönetici, bir dünya vatandaşı. En alt katmanın ise üzerinde yaşadığı kaldırım parçasından öte bir dünya görgüsü, bilgisi, eğitimi yok ne yazık ki.

Dinleri, Hintlilerin kimliğini derinden etkiliyor. Nüfusun %80’i Hindu, %15’i Müslüman. Aklınıza gelebilecek her türlü diğer din de daha düşük oranlarda mevcut. Bu yüzdeleri, nüfusun 1,3 milyar olduğunu aklınıza getirerek okuyun. %15 Müslüman, yaklaşık 200 milyon insan demek. Dünyanın en büyük üç Müslüman nüfusundan biri. %2.3 Hıristiyan nüfus, 30 milyon kişiye yakın.

IMG_2945.JPG

Hinduism, dünyanın belki en eski yaşayan dini. Bu kadar eski olmasından herhalde, içinde büyük çeşitlilik barındırıyor. Bana dinden çok mitolojiyi hatırlatıyor açıkçası. İnsan-hayvan karışımı tanrılar, putlara adaklar adanan avlulu tapınaklar. Hinduism, kaderciliği ve tevekkülü teşvik ediyor: Eğer en alt kasta aitsen ve sefalet içerisindeysen, önceki hayatında yaptıklarından dolayı bunu hak ettiğin içindir. Şimdiki hayatında iyi ol ki, bari bir sonraki hayatta kendini daha iyi bir yerde bul. Bu inanca sahipseniz, kast sistemini, fakirliğinizi, başkalarının daha iyi imkanlara sahip olmasını nasıl doğal karşılayacağınızı ve isyankar olmayacağınızı görmek kolay. Belki de bu yüzden, insanlar kaosa, sefalete yüzlerinde huzurlu ifadelerle katlanabiliyor.

FullSizeRender.jpg

Hindistan, bir arada yaşama meselesini çözmüş görünüyor. Farklı dinlerden, farklı sosyal durumlardan, muhtemelen farklı dillerden insanlar, aralarındaki fiziksel mesafe neredeyse sıfırken, denizdeki balıklar gibi bir arada yaşıyorlar. Tabii ki her şey toz pembe değil: Hindular, Müslümanlar, Sihler arasında geçmişte büyük çatışmalar yaşanmış, Pakistan-Hindistan kopuşuna kadar gitmiş. Ama koşullar göz önüne alındığında, farklılıkların bir arada yaşamasına iyi bir örnek.

FullSizeRender

Hintliler demokrasileriyle gurur duyuyor. Politik arenada da geçmişte çok şey yaşanmış: yolsuzluklar, otoriterlik, kayırmalar. Artık demokrasinin iyice yerleştiğini, artık buradan geri gidilmeyeceğini söylüyorlar. Ve Hintliler geleceğe umutla bakıyor. Belki mevcut yaşam koşulları dibe pek de uzak olmadığından, tek yön yukarı diye düşünüyorlar. Bu da, geçmişin daha güzel olduğu hissiyle yaşayan batılılardan çok farklı bir ruh hali.

 

Tabii küreselleşme ve ekonomik gelişim, bu geleneksel değerleri, kimlikleri dönüştürüyor. Aşağıdaki Economist makalesi, yeni kuşağın farklı bir değer kümesine sahip olduğundan söz ediyor.

We’re not gonna take it

Günlük hayata ilişkin iki gözlemle bu yazıyı bitiriyorum: Hindistan’da insanı hemen etkileyen unsurlardan biri renk. Doğa canlı, ama asıl insanlar renkli. Kadınlar sari denilen rengarek geleneksel kıyafetler içerisinde. Alınlarda renkli noktalar, kaldırımlarda çiçek satıcıları.

FullSizeRender-1

Hint yemekleri, eğer baharat severseniz, müthiş. Hindular arasında vejetaryenlik yaygın ve sebze yemekleri çok çeşitli. Bizim ev yemeklerimiz de sebze temelli, sulu yemekler olduğu için, çok yabancı değil, bana sorarsanız. Tabii baharatlar ve lezzetler farklı. Avrupa ve Hint mutfakları arasında bir çizgi çizerseniz, biz ortasında duruyoruz derim. Et seviyorsanız, merak etmeyin. Güzel kebaplar da var. Ama kırmızı et olarak danayı unutacaksanız, linç edilmek istemiyorsanız. 🙂 Bir de leziz ekmekler: Pide/bazlama arası; fırından sıcak servis ediliyor.

Bir sonraki yazımda, gittiğimiz şehirlerden söz edeceğim.

Bu serideki diğer yazılar:

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 1

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 2: Genel Bilgi ve İzlenimler

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 4: Şehirler

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 5: Bilişim Sektörü

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 2: Genel Bilgi ve İzlenimler

Hindistan çok büyük, çok kalabalık, çeşitliliği çok yüksek. Yaklaşık 1,3 milyar insan, yani Türkiye’nin 15 katı bir nüfus, Türkiye’nin dört katı büyüklükte bir arazide yaşıyor. Bu nüfus yoğunluğu, Hindistan’daki yaşama ve bir yabancı olarak gördüklerinize damgasını vuruyor; özellikle de şehirlerde.

Ülke bu kadar büyük olunca, tek bir karakteristikten söz etmek mümkün değil. Hindistan genel olarak sıcak (yarı tropik/tropik) iklime sahip. Kuzeydeki Himalayaların geçit vermediği rüzgarlar, yaz aylarında muson yağmurlarını getiriyor. Yıl boyunca yağan yağmurun büyük çoğunluğu, bu dönemde düşüyor. Kuzeydeki Delhi’nin iklimi daha kuru, kışlar daha soğuk. Mumbai deniz kıyısında, sıcak ve nemli. Bangalore ise epeyce güneyde; iyice sıcak. Her üç şehir de Mart ayında bile İstanbul’un Ağustos’unu aratmıyordu. Haziran’a kadar sıcaklar iyice artıyor, Haziran’da da yağmurlar başlıyormuş.

Hindistan’ı çarpıcı kılan insanları. İstanbul’da Sultanhamam/Eminönü bayram öncesi nasıl kalabalıktır, bilenleriniz vardır. Şehirlerin lüks mahallelerinin dışına çıktığınızda durum bu. Gelişmekte olan ülkelerde zengin/fakir arasındaki farkın büyük ve insanın vicdanını sızlatacak ölçüde olması, kapitalizmin gerçeği. Bu uçurumun ne kadar açılabileceğini görmek için, Hindistan’a gelmeniz lazım. Bir tarafta zenginlik, lüks evler, oteller, arabalar. Diğer tarafta derinliği tarif edilemeyecek bir fakirlik. Çok sayıda insanın belli ki sahip olduğu tek şey üzerindeki kıyafetler ve belki kırık dökük birkaç eşya. Kaldırımda yaşanan hayatlar. Sefalet diz boyu. Toz toprak içerisinde yerlerde yatanlar, dilenciler, sağa sola koşturan kalabalıklar.

Trafik tek kelimeyle felaket. Her İstanbul’luyu birkaç gün Hindistan’ın büyük şehirlerinden birinde yaşatmak gerek. Bakalım ondan sonra İstanbul trafiğinden şikayet ediyor mu? 🙂 Kalabalık saatlerde kaplumbağa hızıyla ilerliyoruz; ama trafiğin asıl dikkat çeken yanı, keşmekeşliği ve kuralsızlığı. Her tür araç bir arada: Kamyon, Otobüs, Otomobil, TukTuk denilen triportörler, çok sayıda motosiklet, bisiklet, yaya, bazen at arabası, bazen de inekler. Şerit, sinyal gibi detaylarla uğraşmıyorlar; ışıklarda da ancak zorunlu olduğunda duruyorlar. Otoyolda U dönüşü yapıp ters yöne devam edenler gördüm, yoğun trafikte dört şeritli yolda üçüncü şeritten ters yöne giden arabalar da. Yolda ufak bir boşluk açıldığında, herkes aynı anda oraya dalıyor. Kimi zaman farklı yönlerden gelen belki on aracın, içinden çıkılmaz bir düğüm oluşturduğunu görüyorsunuz. Nasıl oluyorsa, o düğümler açılıyor, araçlar arasındaki mesafe milimlere düşmesine rağmen kimse kimseye çarpmıyor. Tabii eller sürekli kornada.

Dönüş yolculuğu için sabah 04:30’da otelden çıktık. O saatte trafik rahat. Yol kenarında yüzlerce, binlerce insan yürüyor, herhalde işlerine gidiyor. Maç girişlerinde ya da gösterilerde göreceğiniz bir kalabalık. Aşağıdaki makalede, orta sınıf bir Hintlinin işe gitmek için çektiklerini okuyabilirsiniz.

Commuters’ tales: No room to sit – even in the toilet

Tüm bu keşmekeş içerisinde, insanlarında sezdiğiniz bir sıcaklık, mülayimlik var. Kalabalık ve kaosa rağmen kendinizi tehdit altında hissetmiyorsunuz. Bir sonraki yazıda, Hintlilerden biraz daha detaylı söz edeceğim.

Bu serideki diğer yazılar:

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 1

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 3: İnsanlar

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 4: Şehirler

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 5: Bilişim Sektörü

 

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 1

Ümit Atalay ile birlikte, Hindistan’daki çeşitli bilgi teknolojisi şirketlerini ziyaret ettiğimiz bir haftalık bir gezi yaptık. Bir hafta içerisinde dört şehir gezdik, dört teknoloji şirketi, Hindistan’ın Bilişim Sanayii Derneği olan Nasscom ve bir uluslararası bankanın Hindistan Operasyonlarından sorumlu başkanı ile toplantılar yaptık.

Gezimiz, Delhi’de başladı, Mumbai’de bitti. Türk Hava Yollarının her iki şehre de direkt uçuşları var. Delhi yakınlarında Agra’ya arabayla gittik ve Taj Mahal’i gördük. Delhi ve Bangalore’da teknoloji şirketleri ve Nasscom ile görüştük, Mumbai’de de bankacıyla.

Hindistan’ın yabancı haber kanallarında dönen bir reklamı var: “Incredible India” – İnanılmaz Hindistan. Hindistan, reklamın hakkını veriyor. Daha kırsalını, doğasını görmeden, şehirler bile “inanılmaz” dedirtiyor insana.

Art arda birkaç yazıda gördüklerimi, öğrendiklerimi paylaşacağım. Hint yemekleri müthişti, keşke onları da paylaşabilsem. 🙂

Bu giriş yazısını iPhone’la çekilmiş iki (çok) amatör kısa video ile kapatıyorum. Bir sonraki yazıda, genel bilgi ve izlenimlerle devam.

Bu serideki diğer yazılar:

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 2: Genel Bilgi ve İzlenimler

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 3: İnsanlar

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 4: Şehirler

Hindistan Seyahatinden İzlenimler – 5: Bilişim Sektörü

Bilgi Teknolojilerinde sırada ne var?

Paylaştığım makalenin yazarı, ünlü girişim sermayesi şirketi Andreessen Horowitz‘te yönetici ortak. Daha önce kendisi internet şirketi kurmuş. Teknolojideki gelişmelerle ilgili ne dediğini bildiğini varsayabiliriz.

Birkaç sayfada tarihsel gelişimi ve bugünün ana akımlarını güzelce özetlemiş. Makaleyi okumanızı tavsiye ederim, belki zaman bulamazsınız diye aşağıda geleceği şekillendirecek akımlara ilişkin başlıkları aşağıda kısaca özetliyorum:

Donanım: Daha da küçülüyor, ucuzluyor ve artık her nesneyi sensörlerle, gerektiğinde işlemcilerle donatmak mümkün. Gelişmenin hızlanmasında yüzlerce milyon adet üretilen akıllı telefon bileşenlerinin etkisi büyük.

Yazılım: Yapay zeka gerçek oluyor ve zamanla tüm sistemlere, uygulamalara yaygınlaşacak.

Donanım+Yazılım: Yeni bilgisayarlar doğuyor: Otomobiller, İnsansız Hava Araçları, Giyilebilirler, Nesnelerin Interneti. Dixon, Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) ve Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality) sistemlerini de bu başlık altına almış.

Bilgi Teknolojileri hızla gelişmeyi sürdürüyor. Yukarıdaki alanların olgunlaşması, yaşamlarımızı derinden etkileyecek.

Makalenin linki aşağıda:

What’s Next in Computing?