Şebeke Tarafsızlığı (Net Neutrality) Tartışması Nedir ve Hepimiz için Neden Kritik Öneme Sahiptir?

net neutrality protestBu haftanın başında, ABD Başkanı Obama internet sağlayıcılarının elektrik dağıtım şirketleri benzeri regülatif kurallara tabi olduğunu söyleyerek, çok hararetli bir tartışmanın ateşini körüklemiş oldu.  Şebeke Tarafsızlığı veya Net Neutrality kavramını duymuş olsanız da olmasanız da, bireysel veya kurumsal internet kullanıcısıysanız (olmayanımız var mı? 🙂 ) bu tartışmanın sonuçlarının sizi de etkileyeceği muhakkak.

Internet, akademik dünyada son derece demokratik ve eşitlikçi bir ortam olarak doğdu.  Uzun süre kimsenin aklına internetteki trafiği ayrıştırmak ve farklı kategorilerdeki trafiğe farklı kurallar uygulamak gibi bir şey gelmedi.  Trafik çeşitlenip, görüntü, ses, video, mesajlaşma eklendiğinde, bu eşitlikçi ortam sorgulanmaya başlandı.

Geldiğimiz noktada internet devasa bir ticari platform.  Bu platformda video paylaşım gibi büyük gelir getiren ve altyapının kapasitesinin önemli kısmını kullanan hizmetler mevcut.  Bu hizmetleri sağlayan şirketler altyapıya beş kuruş para vermeden, işin kaymağını yiyorlar.  Bu adil mi?  Peki, parasını ödeyip daha yüksek kaliteli, daha kesintisiz erişim hizmeti almak isteyen kullanıcılar için farklı muamele olmamalı mı?

Bu sorular, Şebeke Tarafsızlığı karşıtlarının soruları.  Onlara göre, şebeke üzerinde koşan trafiğin özelliklerine, ödenen ücretlere göre farklı hizmet seviyeleri olmalı.  Tezlerinin arkasındaki mantık basit ve aslında kapitalizmin temel ilkelerine uygun. Şebeke tarafsızlığını savunanlar ise son yirmi yıldaki “e-devrim”in ve bu devrimin getirdiği parlak başarıların arkasında internetin eşitlikçi ortamının olduğunu söylüyorlar.  Sordukları soru düşündürücü: Internet gücü olanlara ayrıcalık sağlarsa, yeni fikirler, yenilikçi şirketler nasıl ortaya çıkacak?

Link’ini verdiğim New York Times makalesi, şebeke tarafsızlığının ne olup ne olmadığı basit bir dille anlatıyor.  Elektrik şebekesi tarafsız şebekeye iyi bir örnek.  Elektrik dağıtım şirketi buzdolabıma giden elektrikle bilgisayarıma giden elektriği farklılaştır(a)mıyor, elektriği ne için kullandığımı dahi bilmiyor.  Diğer uçta ise kablo üzerinden içerik hizmeti veren, bizdeki Digitürk, Türksat modelindeki şirketler yer alıyor.  Alacağınız hizmetler ve ücretleri belli, bunların arasından seçiyorsunuz.  Bu ücretlendirme sistemi sayesinde futbol maçları, yeni diziler gibi özel içeriğe ulaşabiliyorsunuz ve kim neyi tüketiyorsa, onun ücretini ödüyor.

Şebeke tarafsızlığı tartışması, tüm dünyada sürüyor.  Ancak tartışmanın ilk sonuçlarını vereceği yer, internetin doğduğu ve büyüdüğü ABD olacak muhtemelen.  Bu sonuçlar, internette hangi içeriğe ve hizmetlere, hangi koşullarda ulaşabileceğimizi derinden etkileyecek.

Sözünü ettiğim New York Times makalesine ulaşmak için tıklayın.